Last updated on Tuesday June 26th, 2018
Birçoğumuzun istese de istemese de yaptığı şeylerden bahsedeceğim bu yazımda. Hani vardır ya, bir türlü kendimizde engel olamadığımız davranışlarımız. Bu davranışlar kimseyi rahatsız etmez, çünkü aynısını karşımızdaki kişi de yapıyordur. Bizle aynı zamanda olmasa bile başka zamanda o da yapıyordur.
Engel olamadığımız davranışlarımız
Yeterince meraklandınız biliyorum, Konuyu biraz açıp tespitlerime geçeyim hemen!
Telefonda konuşurken hal ve hareketlerimiz
Kesinlikle telefonda konuşurken sabit bir yerde durmayı başarabilenimiz çok az; Yok denecek kadar az. Telefon derken sadece cep telefonlarını katmayın hesaba. Ev telefonunun kablosunu öyle bir zorlayanlar var ki ; normalde ortalama 40-50 cm olan telefon kablosu 2 metre uzamış ve incecik olmuş. Çünkü konuşan arkadaşımız yerinde duramıyor, sürekli hareket ediyor. Karşıdaki bu durumdan rahatsız olmuyor tabiki, çünkü o da cep telefonuyla konuşurken odanın içinde ayak basmadık yer bırakmamış. Sanki burası benim diyen işgalci kuvvetler gibi her yere kendi bayrağını dikmiş. Hızını alamamış, odadan odaya geçmiş, mutfak balkon… Neyse ki telefon görüşmesi bitiyor ve iki taraf da inanılmaz yorulduğunu farkediyor. E doğaldır tabi, hem konuşmak, hem yürümek çok kalori yaktırıyor.
Kulaklıkla müzik dinlerkenki hallerimiz
Müzik dinleyen birisi, dünya ile bağlantısını geçici bir süre kesintiye uğratmıştır. Yaşadıkları aşağı yukarı şöyle:
Şarkıya içinden yüksek sesle eşlik ediyor ve sanki şarkıyı söyleyenle aynı yerde sahnedeymiş gibi hissediyor. Dinlediği şarkıyı söyleyenin yüzünü hayal edip onunla dialog kuruyor, ve şarkıcıyla bildiğin muhabbete giriyor. Şimdi gel de sen dünya ile bağlantısı kesilmiş, hayal dünyasına dalmış birinin rahatını boz… Kulaklıkla müzik dinleyen birisinden bir şey istenmez, çok önemli bir mevzu yok ise onunla konuşulmaz. “Şu kulaklığın birini ver bakayım ne dinliyorsun bir görelim!” denmez. Diyelim ki, az önce yazdıklarımdan birini yaptık; Anında bizimki sahneden apar topar iner, bütün hayaller sona erer, dünyayla bağlantı yavaş yavaş kurulur, sinyaller netleşir, bağlantı sağlandığında ise karşımızdakinden beklemediğimiz bir tepki alırız. Dünyası yıkılmış birinin tepkileri bunlar, ama hepimizin yaşadığı şeyler.
Televizyon kumandasının sahibiyken hallerimiz
Özellikle kalabalık ailelerde herkese kolay kolay nasip olmaz bu! Televizyon kumandasını aldığımızdaki gurur, huzur ve mutluluk ölçülemez. Hemen kanalları dolaşmaya başlarız, sevdiğimiz dizileri, programları ya da maçları bulup bütün aileye bitene kadar izlettiririz. Ama asıl bahsetmek istediğim, kumandayı onca güçlükle alıp da izleyecek bir şey bulamadığımızda yaptıklarımız. Şöyle ki;
En baştaki kanal açılır, ve hızlı hızlı kanallar zaplanır. Ekranda ne oluyor ne bitiyor hiç dikkat edilmez. Kanalları hızlı hızlı geçerken farkederiz ki, kanal listesini defalarca dolaşmışız ve yanımızdakilerin yüzündeki sinirli ifade yer yer cümlelere dönüşüp ‘Bir yerde dur da izleyelim!’ olmuş. En sonunda yine kumandadan vazgeçmeyiz, ama biraz yumuşayıp ‘Nereyi istiyorsanız açayım’ deriz. Bir gün birimiz yapar, öteki gün başka birimiz. Ama hep yapılan şeydir evlerde.
Dışarıdan eve gelince olanlar
Okuldan, iş yerinden, alışverişten vb. Geldiğimizde, evde birisi mutlaka olmalı ve en sinirli halimizi çekmek durumunda kalmalıdır. Yazık ona…
Yol boyunca yaşanan her şeyi, yabancı biriyle yaşanan münakaşayı, otobüstekilerin vurdumduymazlığını, alışveriş yapılan yerdeki personelin tavırlarını vb… en ince detayına kadar anlatmalı, ters bir olay yaşadıysak hakkımızı sonuna kadar savunarak ona dert yanmalıyız. Karşımızdaki kesinlikle bize hak verecek, Yok öyle sen haksızsın falan! Ve hiçbir ters laf söylemeden bizi dinleyecek. Dinler tabi, biliyor ki yarın öbür gün aynısı onun başına da gelecek. Bu sefer o anlatıp o dert yanacak.
Uzun zamandır görüşmediğimiz birinin yardımına ihtiyacımız varsa
Bazen öyle durumlar oluyor ki işin üstesinden tek başımıza gelemiyoruz. Başka bir elin deymesi lazım ama kim. Tanıdıklarımızdan yardım istiyoruz. Ama gelin görün ki bize yardım edebilecek kişi öyle biri çıkıyor ki; uzun zamandır ihmal ettiğimiz, arayıp sormadığımız, ne yapar ne eder bilmediğimiz biri.
Ona ulaşmaya çekiniriz, ararsam şimdi ne düşünür deriz. Ama nihayetinde ararız ve düşündüğümüz gibi bir tepki vermez. Ama kendimizi yine bir garip hissederiz. En kısa zamanda tekrar görüşelim, müsait olursan bir gün bir çay içelim, Bir ara uğrayacağım yanına… Gibi gerçekleşmesi düşük ihtimalli planlar yapıp kendimizi rahatlatma yoluna gideriz. Neyse ki yaşadığımız sorun çözülür. Sonra bir de bakarız ki, bizim sorunumuzu çözen arkadaşın da kısa bir süre sonra bizden yardıma ihtiyacı olur. O da zamanında belki düşünüyordur. ‘ararsam şimdi ne düşünür.’
Detaylı detaylı anlattığım gibi bu 5 şey çoğumuzun başına gelen şeyler. Tespitlerimden aklıma gelenler maalesef bu kadar.
Kişisel yazılarımı ve tespitlerimi okuyan, yorum yapan ve sosyal mecralarda paylaşan herkese kocaman teşekkürlerimle. 🙂
Be First to Comment