İçeriğe geç

Android Bir telefon ile son günlerim

Last updated on Salı Haziran 26th, 2018

İster bütçesi kısıtlı olan bir öğrenci olun, ister büyük bir şirkette yönetici asistanı, her bütçeye hitap eden bir Android cihaz var. Aslında Google, tam da bu hedefle çıkmıştı yola. Android, herkesin erişebildiği, herkesin kullanabildiği bir mobil işletim sistemi olmalıydı. Nitekim de bunu başardılar. 500 TL’dan başlayıp 3500 TL bandına kadar aşağı yukarı her bütçeye hitap eden, kalbi Androidli bir model illa ki var. Bu yazıyı yazdığım an itibariyle, 3 buçuk senelik Android deneyimine sahibim. Başlıkta da gördüğünüz üzere Artık Androidli bir telefon ile son günlerimi yaşadığımı da hesaba katarak onca zaman içinde neler beni bu kararı almaya itti, yine bu zaman zarfında nelerden keyif aldım sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle telefona çok fazla anlam yükleyen, telefonunu fazlaca yoran biri olmadığımı yazarak başlayayım söze. 1 yıldır kullandığım G4 telefonumda yaklaşık 80 kadar uygulama var, ama bunların önemli bir kısmı Google ve stock LG uygulamaları. Bu cihaz bir telefon olduğu için en başta arama yapmak, mesajlaşmak, postalarıma bakmak, internette dolaşmak, Spotify’da müzik dinlemek, nadiren de olsa TuneIn’de radyoları zaplamak, Twitter’ı kontrol etmek, zaman zaman Digiturkplay’de maç izlemek, Google Play Store’da son günlerde öne çıkan ve bana önerilen uygulamalara gözatmak, sitemde ne olup bittiğini gözlemlemek gibi aktivitelerimi sayabilirim. Dahası gerçekten yok. Günümün büyük bir bölümünü de bilgisayar ile geçirdiğimden telefon ile yapacak fazlaca işim olmuyor.

Telefon alırken bütçemi de her zaman düşündüm şimdiye kadar. İlk Androidli telefonum S3 mini (1 yıl), daha sonra Nexus 5 (20 ay) ve son olarak da LG G4 (1 yıl) oldu. Parantez içindeki değerler de kullanım sürelerim yazılı.

S3 Mini

Daha çok zorunluluktan bu telefonu aldım ve hiçbir zaman ısınamadım. Kendisiyle 1 yıl geçirdim, her ne kadar Android sistemine alışmam bu cihazla olmuş olsa da gerçekten bir an önce kendisine veda etmek istedim. Samsung markası ve Touchviz arayüzüne hep ön yargılı bakmamın sebebi de bu telefon. Şimdilerde Samsung’un çok yol katettiği söylense de kendilerine bir daha şans vermeyi düşünmüyorum.

Nexus 5

Bu telefonu kullanmaktan büyük keyif aldım, evet doğru. Android’in saf halini ve en güncel halini kullandım sürekli. Sisteme ve geliştiricilikle ilgili konulara da ilk bu telefonla merak sardım. Bir geliştirici olamadım evet, ama birçok geliştiriciye fikir verdim, yardımcı oldum. Nexus 5 ile Android’i sahiplendim aslına bakarsanız, çünkü kullanım deneyimi benim gibi orta/ileri düzey arası bir kullanıcı için mükemmeldi. 16 GB hafıza bazı durumlarda yeterli olmuyordu ama öyle ya da böyle kendisiyle 2 seneye yakın keyifli zaman geçirdim.

LG G4

Bütçemi zorlayıp, premium bir telefon almak istedim. Android’e hala son derece sıcak bakıyordum. LG’nin güncellemeler konusundaki çalışmaları da beni ikna etti ve G4 satın aldım. Bir müddet sonra G4 cihazların neredeyse hepsinde belli bir zamandan sonra sistem açılırken donma yaşandığı ve yetkili servis tarafından onarılmadıkça hiçbir şekilde düzelmediğini okudum. Çoğu G4 kullanıcısının başına bu durum geldi ve forumlarda göreceğiniz üzere Türkiye’deki LG telefon servis noktaları ve buradaki personelin çalışma şeklinden son derece şikayetçiler. Telefon için belki haklılar ama televizyon konusunda LG bence sorun yaşamadım.

Az sayıda G4 kullanıcısı benzer bir sorun yaşamadı ve şu ana kadar ben de onların içindeyim. Telefonumu son derece temiz kullanıyorum ve uzun süreli kullanımlardan kaçınmaya gayret gösteriyorum. G4 için de birkaç şey söylemem gerekirse; Pil ömründen ve performansından memnunum, ancak Nexus 5 kadar keyif vermiyor. Uygulamalar çok fazla hafıza ve ram kullanıyor. Nexus 5’te bu kadar değildi. Ayrıca kronik sorun benim başıma da gelir mi diye düşünmeden de edemiyorum.

Android’in sevdiğim özellikleri

1. Dosya yönetmek ve bilgisayar bağlantısı
Dosyalarla çalışmak son derece kolay, ayrıca telefon hafızası/telefondaki hafıza kartını bir taşınabilir bellek gibi kullanabilmek büyük bir avantaj

2. Bluetooth bağlantısı ve cihazlar arası iletişim
Android sistemli bir telefon ile, bilgisayarlarla, telefonlarla ya da televizyonlarla çok kolay bir biçimde içerik paylaşabiliyoruz. Paylaşılan içeriğin türü konusunda herhangi bir kısıtlama yok.

3. SD kart desteği
16 GB dahili depolama alanı olup da başka bir seçenek sunmayan Nexus 5 ile bunu çok net gördüm. SD kart desteği olan bir telefon her zaman bir adım önde oluyor.

4. Uygulama çeşitliliği
Aynı işi yapan çok fazla sayıda uygulama var. Birini beğenmezseniz bir diğerini kullanabiliyorsunuz.

5. Aksesuar fiyatları
iPhone aksesuarlarının fiyatı nedense hep daha yüksek olmak zorundaymış gibi bir kural var sanki.

6. ApkMirror
Uygulamaların bütün sürümlerini barındıran bir site. Android’i sevdiren en büyük sebeplerden biri. Bir uygulamanın güncel sürümü, mağazaya gelmeden önce buraya geliyor, beta sürümleri de burada görebiliyoruz.

7. LG G4 özelinde infrared özelliği
Kullandığımız televizyon da LG olduğundan telefonla aralarında sıkı bir uyum var. Kumanda özelliğini çok sık kullanıyorum.

Android’de Canımı sıkan şeyler

1. Erişilebilirlik seçeneklerinin gelişim süreci
Android’i kullanmaya 4.1 versiyonuyla başladım, 6.0’a kadar deneyimledim. Telefonu TalkBack ile etkili bir biçimde kullanmak her ne kadar şimdilerde kolaylaşmış olsa da yapılacak çok şey var daha, ve bunlar kaç sene sürer belirsiz.

2. Can sıkan detaylar
İşten, güçten, onca şeyden zaman bulup telefonla biraz vakit geçirmek istiyorum sadece. 2 haftada bir ön bellek dosyalarını temizlemek, hangi uygulama pilin bu kadar çabuk bitmesine sebep oluyor araştırmak, telefonu bu kadar yavaşlatan nedir bulmaya çalışmak gibi detaylar sinir bozucu. Benim yapmak istediğim sadece kullanıma odaklanmak ve geri kalan detayları düşünmemek, ya da en azından mümkün olduğunca az düşünmek.

3. Metinlerle çalışmak
Kaç Android sürümü yayınlandı, metin seçmek, kopyalamak, pano yönetmek gibi basit işler bir türlü rayına oturmadı. Bir de bütün bunları TalkBack ile yapmanın mesakkatli olmasını da ekleyince işin içinden çıkamıyorum. Ben pano yönetimi için neden uygulama kurmak zorunda kalayım ki? Windows’ta böyle bir uygulamaya gerek duymuyorsam telefonumda da ihtiyacım olmamalı bence… Uzun metinleri seçmek, imleç kaymasın diye pür dikkat odaklanmak, tam seçtim oldu derken odağın kayması… Velhasıl metinlerle son zamanlarda daha çok çalışmaya başladığım için bu eksiklik iyiden iyiye gözüme batmaya başladı.

4. Uzun kullanım
Telefonu o ilk aldığım zamanlardaki hızı ve performansı ne kadar sıfırlama yapsam da bulamıyorum. Kullandığım 3 telefonda da durum böyle. Uygulama yükleyip kaldırdıkça, uygulamaların veri dosyaları biriktikçe ve internetle vakit geçirdikçe çalışma performansı hızla düşüyor. Birçok teknoloji sitesinde telefonlara uzun kullanım testleri uyguluyorlar. Sonuçlarda da gördüğümüz gibi, hiçbiri ilk günlerindeki performansı vermiyor.

5. Telefon değiştiriyor olmam
Bu durum benim de dikkatimi çekmeye başladı. Telefonlarımın fiziki görünüşlerine hiçbir şekilde zarar vermiyorum ama sanırım kendilerini yazılımsal anlamda yıpratıyorum. Çok fazla uygulama deneyip fazla veri biriktiriyorum. Yazımın başında telefonnlara fazla anlam yüklemediğimi yazmıştım ama uygulama araştırdığımı, ve yukarıda da okuduğunuz üzere uygulama yükleyip kaldırdıkça sistemin hantallaştığını da paylaşmıştım. Bütün bunlar olurken ben de kullandığım telefondan sıkılmaya başlıyorum ve yeni bir modele geçiş yapıyorum.

iOS’ta ilgimi çeken özellikler

Bu kısmı doldurmadan önce yaklaşık bir buçuk senedir de iPad mini 2 kullandığımı ekleyeyim. iPad ile ilgili izlenimlerimi de yine önceki yazılarımda bulabilirsiniz.

1. Sistemin kararlılığı
iOS’ta belli bir düzen oturtulmuş ve bunu değiştirmeniz mümkün değil. Bu da sistemin kararlı olmasının önünü açıyor. Android’de sistemin faydasına olan uygulamalar ve düzenlemeler olduğu gibi, sistemi olumsuz yönde etkileyen düzenlemeler de azımsanmayacak kadar fazla. iOS’ta zararlı içerikler çok katı bir politikayla filtrelendiği için, sistem gayet stabil çalışıyor.

2. FaceTime
Nasıl bir ses çözücü kullanıyorlarsa artık, bu kaliteye diğer iletişim uygulamalarında ulaşamadım. Viber ve LINE, her ne kadar başarılı olsalar da FaceTime’daki sesin netliği çok hoşuma gidiyor.

3. Erişilebilirlik seçenekleri
VoiceOver, sistemde yüklü gelen bütün uygulamalarla inanılmaz bir uyum içinde. Google uygulamaları/TalkBack arasındaki uyum da son derece başarılı ancak üretici firmaların uygulamaları için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.

4. Uzun kullanım
iPad’i 1 buçuk senedir kullanıyorum ancak sıfırlamamı gerektiren bir durumla karşılaşmadım. Telefonum kadar sık kullanmayışım da bu konuda çok etkili oldu diyebiliriz, ama iPad’de de sürekli uygulama deniyorum.

5. Uygulama desteği
Bana katılır mısınız bilmiyorum, geliştiriciler iPhone uygulamalarına hep bir öncelik veriyorlar. Bir uygulamanın 2 sistem için de sürümleri varsa genelde yeni sürümler iPhone’a önce gelir, geliştirilmekte olan özellikler de Android kullanıcılarına test ettirilir.

iOs’a geçtikten sonra özleyeceklerim

1. Dosya yönetmek ve bilgisayar bağlantısı
Android bir telefonu bilgisayardan yönetmek çok daha kolay. Ayrıca dosya yönetici uygulamalar da FTP’den tutun bulut tarayıcısına, kablosuz dosya transferinden bilgisayarlardaki dosyalara gözatmaya kadar çok fazla imkan sunuyor. Hiç hazzetmediğim iTunes arayüzünde sekmeler arasında kaybolmak beni zorlayacak.

2. ApkMirror
Çok özleyeceğim… Başka bir şey yazmama gerek yok sanırım.

3. iOS’ta olmayan bazı uygulamalar
En başta çok sevdiğim Nova Launcher olmak üzere, Weather Timeline, Flamingo for Twitter, Hi-Q recorder, ACR gibi uygulamaları da hep arayacağım.

Sonuç

Her iki sistem hakkındaki düşüncelerimi de objektif bir biçimde yazdığımı düşünüyorum. 3 buçuk senelik Android maceramdan sonra artık iOS bir cihaz alıp, bir de köprünün öteki tarafını görmek istiyorum. Android cihaz kullandığım süre zarfında iOs sistemindeki bazı özelliklere imrendim, geçiş yaptıktan sonra da Android’deki bazı özellikleri özleyeceğim. Cihazı aldıktan sonra, alışma sürecini de atlatıp görüşlerime yine sitemde yer vereceğim.

Aşağıya bu yazıyla ilgili yorumlarınızı da yazıp, kendi tecrübelerinizi benimle paylaşırsanız çok memnun olurum. Herkese huzur dolu bir 2017 diliyorum.

Loading

Kategori:Teknoloji

8 Yorum

  1. İdris İdris

    yazı her iki sistemi mukayese etmek isteyenler için güzel. zira her iki sistemi çok iyi özetlenmiş. ben şunu da ifade etmeliyim ki: evet geliştiriciler ios’e daha önce yüklüyorlar uygulamalarını. bu erişilebilirlik açısından da böyle malesef. geliştiriciler erişilebilirlik iyileştirmelerini ios için geliştirdikleri uygulamalarda daha özenliler.

  2. Ali Ali

    ama birşeyi unutmuşsun, bana göre devrim gibi birşey bu. körlerin olmazsa olmazı olan braille klavye. beni android’den ios’a döndüren en önemli sebep bu işte.

  3. Gökhan ÇAPANOĞLU Gökhan ÇAPANOĞLU

    Salih, kararının hayırlar getirmesini diliyorum. Bundan iki buçuk yıl önce Samsung Tab 3 8.0 tablet almıştım. Yanlış hatırlamıyorsam Android 4.2 sürümü yüklüydü üzerinde. Bir türlü kullanamadım. Tek yaptığım şey data internetini iPhone’a kişisel erişim noktasıyla aktarmaktı. 2016 yazında da GeneralMobile 5Plus edinmiştim. Üzerinde Android 6.0.1 yüklüydü. Yine bu cihazı da kullanmakta başarılı olamadım. Android üzerinde Braille klavyenin olmayışı, yazı düzenlemenin işkence oluşu, ekrana tıklarken dahi yanlış hamlelerin olması, Talkback’ın kendisini geliştirememesi… daha sayılabilecek bir çok sebep ios’un gerekliliğini ortaya seriyor. GoogleDrive’ı hem bilgisayarına hem de telefonuna kurarsan dosya alışverişlerini çok rahat gerçekleştirebilirsin. Takıldığın her konuda sorularını yönlendirebilirsin.

  4. Mert Karagüzel Mert Karagüzel

    Braille klavye, iOS cihazların en önemli gelişiminden biri bence. Erişilebilirlikle ilgili de VoiceOver bana daha basit ve pratik geldi. Android bir sistem hiç kullanmadım ekran okuyucuyla. Ama her cihazın farklı erişilebilirlikli olması, farklı özellikli olması biraz kafa karıştırıyor gibi geldi bana. iOS cihazların bir güzel yanı da, yapılan bütün erişilebilirlik çalışmalarının, bütün iOS cihazlarında kullanılabilmesi. Örneğin: VoiceOver’la başka bir tanıdığın cihazını kullanabilmek harika bir şey. Bu çok küçük bir örnek oldu; fakat bu da önemli. Bazen şarjımız bite bilir, telefonumuz yanımızda olmayabilir v.s. Yanımızda da iPhone kullanan bir tanıdık olsun. Onun cihazıyla işlemlerimizi yapabilmek, en azından VoiceOver’ı pratik olarak açıp arama yapabilmek bile güzel. Yeni cihazın da hayırlı olsun ağabey. İnşallah kararın daha olumlu yönlere gider ve güzel görüşlerini aktarırsın.

  5. M. kaan M. kaan

    Ulaştırma bakanlığının gören göz projesi kapsamında dağıttığı lg-p880 eziyetinden sonra aldığım asus zenfone2 çift sim 32 gb silver telefon ilaç gibi geldi. Erişilebilirlik sorunları her ne kadar canımdan bezdirse de 4gb lik ramına, ve 2.4 ghz 4 çekirdek intel atomun 1.8 ghz yardımcı işlemcisine ve bunun yanı sıra; uygun fiyatına hayran kaldım doğrusu. Bolbol telefon kurcalamayı sevenlere tavsiye ederim. Ancak ben saf android kullanırım, erişilebilirlik sıkıntım olmasın diyorsanız; general mobil, nexus telefonları tercih etmeniz doğru olacaktır.

    • Salih Kunduz Salih Kunduz

      Ben bu yazıyı yazdıktan bir süre sonra tekrar Android’e döndüm. Özellikle pil konusunda iPhone SE beni fazlasıyla yordu. Bu sebeple hem daha rahat hissettiğim sisteme, hem de batarya konusunda beni memnun edecek bir telefona geçtim. Eğer Android’e geçmeyi düşünüyorsan ilk başlarda biraz zorlanabilirsin. Ancak yeniliklere biraz açıksan ve sabırlıysan bu süre senin için kısa olacaktır. Soruların olursa bana yazabilirsin.

Gökhan ÇAPANOĞLU için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir